Menu

MEHMET ÇELİK VE TURGAY GÜLER'DEN DOYUMSUZ BİR SUNUM

Yazdır / Tarih: 2016-05-10

Yeni Türkiye ve Ortadoğu’nun Geleceği adlı bir program düzenleyen Orhangazi Belediyesi, katılımcıların hiç duymadığı bilgiler ile karşı kaşıya kalmasını sağladı. Programa Orhangazi Kaymakamı Dr. Yalçın Yılmaz, Orhangazi Belediye Başkanı Neşet Çağlayan, Belediye Meclis Üyeleri, İlçe Milli eğitim Müdürü Hüseyin Karatosun ve çok sayıda vatandaş katılım gösterdi. Bektaş Düğün Salonları 2’de düzenlenen programa ise konuşmacı olarak Gazeteci – Yazar Turgay Güler ile Tarihçi – Yazar Prof. Dr. Mehmet Çelik katıldı.  Programda konuşulanlar katılımcıların zihinlerini zorladı. Tarihten ve gelecekten bahsedilen konuşmaların yansıttığı gerçekler herkesi şaşkına çevirdi. Programda ilk sözü alan Gazeteci – Yazar Turgay Güler Yeni Türkiye konulu konuşmasında ‘bizi, Türk Milletini Bayrağımızı ve ülkemizi her alan savunan bir kişi var.

Kimileri ona uzun adam diyor. Bu ada Recep Tayyip Erdoğan. Bu adamın çok düşmanları var. Aslında iktidarın değil bir liderin bize verdiği rahatlığı bozmak isteyip lider düşmanları var. Hal böyle olunca hemen bir söylem geliyor arkalarından en gazetecisin. Sen tarafsız olmalısın. Objektif olmalısın. Evet, Tayyip Erdoğan’ı eleştirmelisin. Ona hakaret etmelisin ki gazeteci olabilesin. Tarafsızlık objektiflik böyle saçma sapan beklentiler var. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı o ülkenin bayrağı istiklal marşı gibi, ülkenin birliğini beraberliğini bütünlüğünü temsil eden sadece içeride değil dışarıda da temsil eden bir ülkenin bayrağına marşına nasıl hakaret edemezsiniz bir ülkenin de Cumhurbaşkanına hakaret edemezsiniz.

Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti One minute ardından birkaç kritik olay daha yaşamıştı. Birkaç dönem önce Recep Tayyip Erdoğan Avrupa’ya döndü dedi ki ‘Tak sepeti koluna herkes kendi yoluna’ bunu birkaç gazete ve birde biz manşet yaptık. Avrupa’ya dedi ki sen teröre destek veriyorsun. Bu nasıl bir rezilliktir. Düne kadar bunu kimse demiyor diyemiyordu. Melkel Türkiye’ye mekik dokuyor. Avrupa’da liderler bunu nasıl değerlendirirseniz değerlendirin. Tayyip Erdoğan’ın karşısında tir tir titriyor. Bunu laf olsun diye söylemiyorum. Bu insanlar Türkiye’nin geldiği noktanın farkında değiller. Şuan geldiğimiz nokta ben Sır küpü adlı bir kitap yazdım. Bu kitabın içerisinde de yer alıyor. Bazıları diyor ki Erdoğan Avrupa’ya rest çekti. ABD’ye rest çekti, Birleşmiş Milletlere rest çekti. Eğer sizin gücünüz olmasaydı. Bir silah gücünüz, siyasi iktidarınız ve ekonomi gücünü olmasaydı bunların hiçbirini yapamazdınız.  Onları sinirlendiren, onları çıkmaza sokan şey Türkiye’nin başında satın alınamaz, Diz çöktürülemez bir liderin bulunmasıdır. Oysa düne kadar her dediklerini yaptıran yöneticileri vardı.

Dünya her yüzyılda bir şekil değiştiriyor. Türkiye’nin kuruluşu 1923 yılında bir 100 yılı garantiliyerek varlığını sürdürdü. Bakın burada güçsüz devlet 100 yılın içerisinde yer alamıyor. İktidarın hedefi olan hedef 2023, bizler varlığımızı bu yüz yıl içerisinde de koruyacağız. Uzun adam bunu garantiliyor. Ve bunun herkes farkında. 2013-2014’te ise yeni bir yüzyıl için masa kuruldu. Sistemlerin uygar devletlerin bu 100 yılı tamamlayamazsa yeni bir yüzyılda asla yerleri yoktur. Eğer Erdoğan olmasaydı. Biz yeni bir yüz yılı daha garanti edemeyecektik. Bu ülke bölünecek, taş üstünde taş kalmayacaktı. Bu ülke Suriye gibi olacaktı. Sizler burada oturamayacaktınız.

Bazıları diyor ki, bu Erdoğan var ya şu çözüm sürecinde PKK’nın daha da güçlenmesine neden oldu. Her yer duruldu. Onlarda bu sürede güçlendi. Bakın bunları bilinçli olarak söyleyenler bu ülkenin düşmanıdır. Bu ülkenin bölünmesinden yana olanlardır. Düne kadar o bölgelerde Kürt kardeşlerimi sorunları vardı. Kürtçe konuşamıyorum da bilmem nelerde. Konuş kardeşim kime ne zararı var. Madem bu insanların istekleri var. Oturalım bu bölge insanlarının bu sorunlarını çözelim. Bölge sorunları çözüldükten sonra oranın insanı dedi ki bizler PKK’dan illallah ettik. Bizler o veriyoruz ama zannetmeyin ki isteyerek veriyoruz. Kafalarına silah dayıyorlar. Çocuklarına dağa kaldırıyorlar. Bunu nasıl engelleyemiyorsunuz? Nasıl engellensin orada da yönetici olarak paralel alçaklar vardı. ‘şeklindeki ifadelerine yer verdi.

Prof. Dr. Mehmet Çelik ise Ortadoğu’nun Geleceği konulu konuşmasında şunları kaydetti. ‘Tam 100 senedir bu Ortadoğu da kan ve gözyaşı hiç eksik olmadı. Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra burası hiç huzur bulmadı. Neden Avrupa’da kan akmıyor? Neden Amerika’da kan akmıyor? Neden Uzakdoğu Asya’da kan akmıyor. Tüm akan kan İslam Coğrafyasında sadece. Bunun sebebi nedir? 100 sene önce sebebi neyse bugünde sebebi odur. 100 sene öncesinde elimizde koca bir imparatorluk vardı. Böyle adeta avuçlarımızın içerisinden kaydı gitti. 100 sene öncenin birkaç sene öncesinde 5 milyon metrekare toprak kaybettik. 5 milyonda insan kaybettik. Bunun 2,5 milyonu asker 2,5 milyonu sivil. Dünya üzerimize geliyordu. Osmanlının güney topraklarında gezen herkes. Sigarayı yere attıklarında yer yer oranın tutuştuklarını görmüşlerdir. 2 metre kadar kazınca siyah bir sıvıyla karşılaşmışlardır. İş bütün mücadele Avrupa da kurulan o fabrika bacalarının sönememesi için oraya gelmesi gerekiyordu. Oturdular ve bunu konuştular. Bunun için Viyana’da bir araya geldiler. 1815’te meşhur bir viyana kongresi var. Bugünkü beşli çete dediğimiz. Birleşmiş milletlerin güvenlik konseyini teşkil eden çeteye o gün büyük devletler diyorlardı. Avusturya Macaristan ev sahipliği yaptı. Rusya, Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere’de bu toplantıya katıldı. Önce tarım topluluğundan sanayi topluluğuna dönüşen Avrupayı yeniden dizayn ettiler. Bazı ülkeleri birleştirdiler bazılarını ayırdılar. Bazılarını küçülttüler. Sonunda esas meseleye geldiler. Toplantıyı yöneten Avusturya ve Macaristan İmparatoru dedi ki. Esas meseleye gelelim. Bu fabrika bacalarının sönmemesi için, ilk sözü söz delegasyon başkanı aldı. Ve cebinden bir tespih çıkardı. Bu nedir dedi. Tespih dediler. Bakın burada 33 tane tespih tanesi var. Şu tespih tanesinin ucunda uzun bir şey nedir onu bilmiyorlar. İmame dedi. İmameden tespihi tuttu. Masa üzerinde zikzak şeklinde tespihi çevirmeye başladı. Onlar bunu izliyorlardı bu adam ne yapmak istiyor. Bakın bu imame nereye giderse bu tespih taneleri imameyi takip ediyorlar. Ve tuttu imameyi kopardı. Tespih taneleri masanın üzerine döküldüler. Hepsi bir tarafa ayrıldı. 3 tanesini bir araya getirdi. Baktı neye benziyor? Bu diye sordu. Bir üçgendi o. 4 tanesini bir araya getirdi topladı ve bir kare oldu. Altı tanesini topladı iki iki dizdi. Şimdi de dikdörtgen oldu dediler. Ve ondan sonra karıştırdı istediğiniz şekli verin dedi. O imame Osmanlı imparatorluğuydu. O 33 tane tespih tanesi. Lübnan, Suriye, Irak, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Yemen Suudi Arabistan, Ürdün, Filistin. Ve bunu sevh ile gerçekleştirdiler.’ Konuşmalar kısa aralıklar ile alkışlar ile bölündü. Konuşmalar ardından Belediye Başkanı Çağlayan ve Kaymakam Yılmaz, Gazeteci Güler’e ve Prof Dr. Çelik’e çiçek ve tablo takdim etti. Program hediyelerin takdimi ardından çekilen hatıra fotoğrafları ile son buldu.

 

Detaylı Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız

 

 

Diğer Haberler